30 Ağustos 2010 Pazartesi

Cehaletin Soylulaştırılması*


"Televizyonda eksik olan tek şey beyin!!.
Her kanal için geçerli mi bu sizce Fazıl bey?!!
EVET..."

Bu diyalog 5n1k adlı programda yaşandı.Bilirsiniz sanırım Fazıl Say sosyal paylaşım sitesi Facebook'taki hesabında bu ülkenin arabesk yavşaklığından bıktığını yazmıştı ve bunun peşine kendisini arabeski savunmaya adayan insanlar Fazıl'a saldırmaya başladılar.Sunucu Cüneyt bey de programında elinden geldiğince "arabesk yavşaklığı"sorunsalını hakaret kapsamında değerlendirip bu yönde sorular sorarak Fazıl Say'ı sıkıştırmaya,tahrik etmeye çabaladı fekat Fazıl her soruda konuyu tekrardan esas noktaya çekmeyi başardı.

Hani ağzını burnunu yamulta yamulta konuşması bana her nekadar itici gelse de bahsettiği,değindiği konular son derece mantıklı ve siklenmesi gereken durumlar.Bir Müslüm Gürses vak'ası var en basiti önümzde.Bu mu yani dünyaya açılma şeklimiz,bu mu kültürümüz,bu mu mınakoim lan tanıtımımız??

"Madem müziğe önem veriyorlar neden ben müzik dersleri kaldırılmasın diye uğraşırken benim arkamda olmadılar?Çünkü kimse güzel olanı öğrenmesin de biz bu müziği satmaya devam edelim istiyorlar.
Sezen Aksu,Orhan Gencebay bunu mu istiyor gerçekten?
Tamam istemiyorlar diyelim,neden destek olmadılar peki?!!"

Ne kadar acı di mi ya?Piyasanın cehaletten faydalanması satış kaygısı sebebiyle,bu dögüye dokunmamaları,daha iyiye gitmek için uğraşmamaları.Bunlar sanatçılarımızsa mınakoim siksin bunları cümlealem...

cCc Fazıl Reis cCc

*Fazıl Say'ın lafıdır bana ait değildir bu şukela laf.Çok da dürüstüm lan.

26 Ağustos 2010 Perşembe

Sicko'dan İşleer


Dün gece cenneti gördüm lan.Ee haliyle cenneti görmüş olduğum içün siz fakir,gariban,sümüklü piçlere de anlatıp götümü kaldırayım dedim.

Yaklaşın lan yaklaşın yamacıma yamacıma.Anlatacağım hikaye sizin hiç görmediğiniz,bilmediğiniz,yaşamadığınız şeylerle ilgili.Bu tecrübelerimi sizinle paylaştığımda ağzınız burnunuz yamulabilir (bknz:Firdevs Hanım) ona göre dinleyin götverenler.

Hikayemiz bundan tam tamına bikaç saat öncesine ait.Fransa'nın Nobrain kentinde bir kadın doğum sancısı geçiriyor.İnlemeler ıhlamar falan işte.Hoop kadını alıp hastaneye götürüyolar,cart curt derken flooşop diyerekten bebek piç dünyaya geliyor.

Piçimizin babası da hikaye bu ya türk,çocuk anasının karnındayken, çocuktan çok hastane masraflarını düşünmekteydi.

Piç doğduktan sonra titreye tittreye vezneyi aramaya başladı.Ee o titremesin de ben mi titreyeyim mınakoim adam türk,hastaneden götü vermeden çıkamayacağını biliyo.Ama onca aramaya rağmen değil vezne,para değiş tokuşunun olduğu tek bir yer bile bulamadı.Neden lan ipneler,neden bulamadı? Çünkü siktiğimin fransa'sında sağlık hizmetleri parasız da da ondan.

Gel gelelim hastaneden beleşe çıkıldı amma bu orospu yeni doğum yapmış işe gidemez, eve giren para azalacak ve erkekimizin de beli skilecek sandınız amma skilmez arkadaş bu fransa'da sikilmez.neden skilmez lan piçç?çünkü fransa'da yeni doğum yapan kadınlara 6 ay ücretli 6 ay da ücretsiz izin var.yani 6 ay yattığı yerden para girecek bu eve.(Bu rakam Türkiye'de 2 ay doğum öncesi ve 2 ay doğum sonrası olmak üzere toplamda 4aydır.)

Orospu dertlendi bu sefer de.Lan benim götüm başım ayrı oynuyo ben nasıl evime bakacağım, eşime çocuğuma yemek yapacağım, çamaşırı bulaşığı ütüyü yapıp aynı zamanda evi temizleyeceğim derkeen bu götveren fransa hükümeti yine işe el atıyor ve ücretsiz ırıspı yolluyor bu evlere, ve gelen bu genç ırıspılar evin her işini tereyeğından yarrak çeker gibi yapıveriyorlar.

Bu olaylar,yapılanlar başka bi gezegende değil bizim de nefes aldığımız bu gezegende geçiyor.

Şaşırdınız di mi lan piçler?ben de şaşırdıydım ilk gördüğümde. Ee normal alışık olmayan götde zorlanan yarrak gibi siz de bunları hazmetmekte zorlanacaksınız,bu doğal süreç.

Fransa'da;
Hastalandın mı yerinden kalkma boşuna. Neden ?10 dakkaya ücretsiz olarak bir hekim evine gelecektir.Hastalandın mı korkma..hastalık süresi boyunca ücretli iznin var.^3 ay mı 4 ay mı kaç aya ihtiyacın olursa olsun ücretli iznin mevcut.Haftada 35 saatten fazla çalışırsan ekstra izin alıyorsun.Ev mi taşıdın hemen kasma kendini otur dinlen,1gün iznin var.Var oğlu var amına kodumun memleketinde.Ve tüm bunlara sahip olmak için yapman gereken tek şey ;şu an senin benim tüm diğer vatandaşların yaptığı gibi sadece vergi ödemek.Peki biz de vergi ödediğimiz halde biz niye bu tarz hizmetleri hiç görmedik,bilmedik,yaşamadık...

Hİzmet sektöründe,sağlık sektöründe vs.bunlarda özelleştirme yapmak o kadar güzelse kendimize kıble edindiğimiz batı neden bunu yapmıyor?

dipnot:genel sağlık sigortası sistemi avrupanın büyük çoğunluğunda,kanada'da,ve yüzölçümü neredeyse bir ilimiz kadar olan küba'da uygulanmaktadır.ABD'de, tek bir bölgesi hariç, kendi halkını özel sağlık sigortasıyla boğan bizim gibi bir ülke.genellemenin dışında kalan yer guantanamo üssü'dür.savaş esirlerinin ve tehlikeli suçluluların tutulduğu guantanamo üssündeki savaş esirleri ücretsiz olarak bütün hastalıklarından kurtarılıyor.Ulan 2 boktan ülke birbirine bu kadar mı benzer yahu?

imralı vs. guantanamo...

Düşman bellediklerimizn sağlıkları için uğraştığımız kadar halk için uğraşsak neler olurdu vallahi tahmin edemiyorum lan yavşaklar.

Allah senden razı olsun Pavlov

Az önce haberlerde yaşananları görünce altıma sıçtım sevgili yarak dostları.

Hani eski bir şaka vardır. Önce karşındakine "peynir neyden yapılır?, Yoğurt neyden yapılır?, Kaymak neyden yapılır?" gibi cevabı süt olan sorular sorarsın ve karşındaki buna şartlanınca "inek ne içer" diye sütle alakalı fakat cevabı süt olmayan bi soruya da sazanlama atlar ve bir bok biliyormuşçasına "süt" der. Bence referandumda "evet" ve ya "hayır" değil, "süt" diyelim.

AKP, Tokat'ta "evet" mitingi yaparkene tabi millet başbakan ne dese "eveeeet!" diye sevincinden yerinde duramıyor. Sonra başbakan soruyor:

"Ce Ha Pe lideri türban sorununu çözebileceğini söylüyor, sizce çözebilir miiiiii?"
"eveeeeet?"

Sonra kafalarda soru işaretleri, herkeste "bi dakka ya! ters giden bişiler var" hali, bi beyin amcıklaması...

Başbakan gülüyor tabi "Tövbe estağfirulllah" diyen bakışlarla... Fakat aslında adam durumdan rahatsız değil çünkü
"sizin ananızı sikeyim he mi?" diye sorsa
"eveeeet!" diyecek bir oy tabanına sahip.

Vallahi Şu Pavlov da olmasa ne bok yerdik bilemiyorum. Allah senden razı olsun Bay Pavlov.

22 Ağustos 2010 Pazar

Devlete neden gerek yok


Ey yarak dostları şimdi diyeceklerim geçtiğimiz yazılardaki küfürlü şakalardan daha da ciddi. yani bu demek oluyor ki içinde daha fazla kara mizah barındırıyor.

Hepimiz için devlet meseleleri ciddidir değil mi? Her bilinçli vatandaş gibi biz de devletimizi ilgilendiren konularda yorum yapmalı, düşünmeli ve gündemi takip etmeliyiz. O zaman devlet olgusunu iyi anlamamışsın bebeğim.

Yakında hepimiz 60 yaşımızda olacağız ömrümüz yeterse. "ne demek yakında? daha çok var." demeyin. 60 yaşınıza geldiğinizde yakın mıymış uzak mıymış görürsünüz.

Ve 60 yaşımıza geldiğimizde devleti muhtelen 40 yaş ortalaması yönetiyor olacak. Yani bunlar şu anda kundakta ya da anasının karnında ya da babasının daşşağında ya da portakaldaki herhangi bir vitamin (provitamin b5'i seviyorum ben en çok. senelerdir pantene reklamının bana kattığı tek şeydir provitamin b5 ). Devleti, biz 60 yaşımıza geldiğimizde bizden 20 yaş küçük bebeler yönettiği zaman devletin çocuklar için aslında bir oyuncak olduğunu görcez. Ellerindeki iktidar oyuncaklarıyla sağdaki soldaki vazoları devirdiklerini, halıyı ateşe verdiklerini, koşarken düşüp ağızlarını burunlarını kanattıklarını görcez.

Şimdi size daha acı birşey söyleyeyim. Babamın seneler sonra bana anlattığı birşeydir bu. 17 ağustos depremini depremin merkezüssünde yaşadık. devlet yetkilileri bize daha el uzatmadan köylerdeki vatandaşlardan traktörü olan su deposunu traktöre bağlamış ve şehre inip suya ihtiyacı olanlara su dağtıyordu, vatandaşın biri kamyonuna tarlasından karpuz yüklemiş ve karpuz dağıtıyordu, türkiyenin hatta dünyanın dört bir yanından devlete ve ya herhangi bir örgütlenmeye gerek kalmaksızın insanlar oraya yardım akıttılar. İnsanoğlu devlete gerek duyulmadan da birşeyler yapılabileceğini 1999 yılında marmara bölgesinde ispatladı. Babam ise bu şekilde yardımda bulunanlardan biriyle konuşmuş ve aralarında şöyle bir diyalog geçmiş:

"Yahu hiç endişelenmediniz mi? nasıl oldu da buraya bu şekilde geldiniz?"

"evde haberi alınca içim daraldı. ne yapsam ne yapsam dedim, sonra ne varsa topladım, otobüsü alıp basagaz geldim"

Sonrasında ise babam yardım malzemelerinin arasında bir yastık görmüş.

"Vatandaşın elinde o yastık varmış ve yardım etmek için onu vermiş. Ve ben o yastığı görünce ağladım"

Peki olaya devlet el atınca ne oldu? Kalıcı konut inşaatlarına başlandı ve bir sürü yolsuzluk gündeme geldi. Milletvekillerinin bokların püsürlerin yakınlarına torpil geçip prefabriklerde onlara öncelik verdiği iddiaları ortaya çıktı. Eğer daha a-priori bir örnek verecek olursak imar planı 5 kata kadar izin veren yerlerde o izni çıkaranlar değil de o izne göre bina inşa edip binaları yıkılan müteahhitler içeri alındı.

"Devlet nedir?" sorusuna bize fakültede öğretilen cevap "kurulu hukuk düzeninin bütünüdür"

Peki hukuk'a neden gerek vardır? üç beş tane gerizekalı insan başkalarının haklarını yediği için.

O halde gerizekalılar olmasa hukuka gerek kalmaz.

Sonuç olarak devlet gerizekalılar içindir.

Sen gerizekalı değilsin di mi sevgilim?

21 Ağustos 2010 Cumartesi

tüfek mikrop ve sikik

Merhaba sevgili yarak dostları


Bok mu var da burada yazıyorum? insanların güneşe sakso çektiği bu mevsimde deniz kenarında olmak vardı. Ama yok. neyse ki bu gün biraz esiyor da götümdeki isilikleri rüzgara tutup kendimi iyi hissetmemi sağlıyorum.
Evet gel gelelim yazımızın konusuna:


Jared Diamond emicemiz 2000'li yılların başında hazırlatığı "Tüfek, mikrop ve çelik" isimli kitabında neden bazı medeniyetlerin ilerleyemediği sorusunu araştırmış ve kendince bir takım cevaplar vermişti. Kitabın kapağındaki apaçi resmini görünce okumaktan yaklaşık bi 3 sene imtina ettim. Tübitak yayınları açıkçası daha klas bi kapak koyabilirmiş oraya. Neyse...


Kitapta Maori'ler ve Mariori'ler arasında geçen bir toplumsal vakayı baz alarak Maori'lerin nasıl olup da Mariori'leri sikip attığı örneği üzerinde durulmuş. Mariori'ler küçük şirin bir adada yaşayan barışçıl insanlar iken Maori'ler daha büyük bir kara parçasında yaşayan, savaşçı, en adi orospu çocuklarıymış. Hatta şu türlü terbiyesiz el kol hareketlerinin yapıldığı "haka" dansı maori toplumuna ait.


Bunu kendi toplumumuza uyarlayacak olursak eğer neden sahil kentlerimiz sol, yumuşak, totoş eğilimliyken karasal kentlerimiz sağ, vahşi, etobur eğilimli? Cevaplaması zor bir soru olabilir lakin ki öyle değildir. Çünkü deniz düzdür. baktımmıydı yunan adalarını bile görürsün. Hatta bölgeye turistik amaçlı gidenler arasında "lan buraya yüzerek geçilir ha" diye geyiği döner. He bi de deniz kenarı olduğu için insanlar çıplak gezer. Kara insanı tabi meme falan görmeye alışık değil. Ondan dolayı libidosu yüksek. Mesela erekte bir yarrağı andıran peribacaları, kara insanının tutumunu yansıtan en sembolik yer şekillerinden birisidir. Sonra karanın etrafı dağlarla çevrili olduğundan bu libidoyu fışkırtacak başka bir karşı cins olmadığı için akraba evliliklerine sıklıkla rastlanır. Bu yüzden de kara insanı sert ve sağdır.



Böylelikle kara ve deniz değişkenlerini inceleyerek insan topluluğundaki farklılaşmaları inceledik. Fakat gelgelelim iki kara toplumunun neden birbirine girdiğinde. Mesela son günlerde SP iftar organizasyonunda bir grup erbakancı yemeği bastı. bu olay üzerine bi inceleme yapacak olursak baştan bunlarda göte sürecek akıl olmadığını söyleyelim. sonrasında ise diyelim ki deniz insanının öfkesini dökecek bir suyu vardır. mesela kurtuluş savaşında bile hıncımızı düşmanı denize dökerek aldık. peki ya kara insanı nereye döksün hıncını? işte bu yüzden kara insanı diyalektiktir. tez de antitez de sentez de kendi toplumu içerisinde olur. bu da bir nevi akraba evliliğinin sosyolojik versiyonudur. çünkü az önce nasıl libidoyu akrabaya fışkırtıyo dediysek ortaya bir tez antitez çatışması çıktığında bastırılmış cinsellik gibi bastırılmış şiddeti de yakınları üzerine uyguluyorlar.

Başka bir açıklaması da olabilir bunun.
Şimdilik bu kadar.
Hadi gömdüm.

13 Ağustos 2010 Cuma

İnsanlık Tatilde Beyler

Pakistan da bir sel felaketi mağduru artık.Şimdiye kadar 1600 kişi yaşamını yitirmiş ve binlerce insan da ortalıkta yok,kayıp.Araştırmacı piçlere göre sel şiddetini artıracakmış,bu ni dimeek peki?Bu şu demek bu piçler harbiden sıçtılar.Bu gariban ülke nerden geldi nereye gidiyor bir bakalım sik tutan parmağı yalayan dostlarım.

Pakistan zamaanında İngiltere'nin arka çıkıp,ibnelik yapmasıyla, harbiden zorlu mücadelelerle Hindistan'dan kopup ayrılan bir ülke.

Kuruluşunda batının atmık izleri bulunan bu ülkenin götü, bu saatten sonra doğrulmadı.Ee başka ne olabilirdi ki? Cünubun eliyle kurduğun ülkeden hayır mı gelir? Doğal olarak gelmedi.Aşiretler arası çekişmelerle çizilen siyaseti,daha sonraları ABD'nin bölgeye monte ettiği islami terör örgütleri eliyle çizilmeye başlandı.Bu sktiğimin batısı bu andan sonra da Pakistan'ı teröre destek veren ülkeler listesine aldı,bir nevi ski tutanların listesi.Terörü yarat,destek ver,bir ülkenin başına musallat et sonra da onu cezalandırır gibi kara listeye al,güzel iş.

Şimdi tekrar sel muhabbetine dönecek olursak;bu kara liste olayı sebebiyle sahip olduğu imaj yüzünden Pakistan'a batıdan destek gelmiyormuş.Batılı büyük taşşak sahibi efendiler,terör örgütlerinin yardımlara el koymasından,faydalanmasından korktukları için yardım yapmıyorlarmış.Haa orda bir sürü insan ölümle burun buruna yaşamış mühim değil.Tarımla geçinen,doyan bu ülkede tarım arazilerinin hemen hemen hepsi sel yüzünden çöplüğe dönmüş vaziyette.Yetkililer gurbetçileri yardım yollamaları için göreve davet ediyor.Hani yardım gelmezse birbirlerini yemeye başlar bular söyleyeyim.

Batı kendi doğurduğu,büyüttüğü yavrusunu sulara bırakmış çekirdek çitliyor.Her ne kadar buralardan uzak bir coğrafyada geçse de olaylar,bu yöntemlere ve yaşananlara yabancı sayılmayız değil mi götveren dostlarım?

7 Ağustos 2010 Cumartesi

Gündemden kısa kısa kalın haberler

  • RTE sonunda soğuk yemeği Kemal'e yedirdi! Recep Bey hitabıyla listelere bonba gibi giren Kemal'in tahtı uzun zamandır sallanıyordu.Bunda söyleminde değişiklik yapamamasının ve de yeni hitap biçimleri bulamamasının etkisi büyüktü.Beklenen son geçenlerde yaşandı,RTE yaşadığı düşüşün ardından uzun süre sessiz kalmıştı ama o da sonunda bonbayı patlattı ve Memur Kemal Efendi söylemiyle bu hafta listemizde zirveye yerleşti.Prrravo lan size amcıklar.



  • Referandum kampanyalarıyla ülkeyi nasıl sikeceklerini halka daha iyi anlatmak isteyen Akp'li bakanlardan Nimet Çubukçu sözleşmeli örtmenlerin hışmına uğradı.Sözleşmeli örtmenler "ebemizi siktiniz ,örtmenleri böldünüz aynı şekilde skiliyoruz ama kadrolu orospulara daha fazla mangır atıyorsunuz bizim suçumuz ne? Bir de gelmiş eşitlik,adalet diye ahkam kesiyorsunuz sizi gidi götoğlanları." diyerek bakana nacizane sitemde buludular.Bunun üzerine işbilir bakanımız madem öyle sözleşmeli olmasaydınız,seçme hakkınız vardı dedi.Bize seçme hakkını bu kadar güzel özetlediği için bakanımıza teşekkürü bir borç biliriz.



  • Chp sosyal belediyecilik neymiş hepimize gösterdi!Kadıköy Beldeyesi ekkipleri geçenlerde Tepe natilüs müdür ne boktur o mevkide 2 roman ailenin evini haber vermeden yıkıverdi.Romanların "abe götveren aç kalırız,zaten götümüzde don yok bir de ev giderse ne bok yeriz yaa" tarzı yakarışlarına aldırmayan ekipler taşşak geçer gibi evleri yıkıp bir duvar bıraktılar.Ama ne kadar düşünceli bir hareket yaptıkları sonradan anlaşıldı.Vicdan sahibi görevliler yorulduklarından değil de bu 2 aile bu duvara yaslanıp uyuyabilsin diye bu duvarı ayakta bırakmış.Ayrıca su borusunu patlatan belediye diğer vatandaşlara ayıp olmasın diye büyük bir rahatlıkla akan suyun faturasını bu iki aileye çıkardı.Teşekkürler Chp Kadıköy belediyesi...


Bu haberler bitmez sevgili okur,bu haftalık da kısa kısa kalın haberlerin sonuna geldik hadi hepiniz skiyorum ...

2 Ağustos 2010 Pazartesi

böyle komplo mu kurulur mınakoim

Sevgili yarak dostları, bendeniz komplo teorisi seven birisi değilimdir. Çünkü her komplo kendi kamuoyunu yaratır ve toplumu bir yöne sürükler.Dolayısıyla komplolar komplo içindir. Fakat bu kadar kötü bir komplo ile karşılaşınca oturup sentrıl intelicıns of amerika'nın ağzına salıncak kurup sıçasım geldi. Neden mi dersiniz? Ahan da buyrun nedeni:

Oyna başlamadan önce elimizdeki taşları sayalım:
AKP, CHP, TSK, CIA, İsrail, Sarıgül, Radikal İslamcı kesim.

Şimdi oyuna başlayalım:

1.bölüm:

Herşeyden önce türkiye bir gaz ve toz bulutuydu. 57. hükümet 2001 ekonomik krizine sebep olarak başarısız bir yönetim sergilemiş ve buna binaen erken seçimlere gidilmişti. Aynı dönemde ise 2.körfez savaşı planları yapılıyordu. Bu konuda DSP-MHP-ANAP koalisyonunun olduğu bir hükümetten siksen ABD'ye tezkere kararı çıkmazdı. Pazarlıklar yapıldı ve AKP, seçimi kazanarak tek başına hükümeti kurdu. Fakat 2.körfez savaşı başladığında hiç beklenmedik bir şekilde AKP tarafından ABD'ye tezkere çıkmadı. adeta "müttefiğimize" kazık atmıştık ve daha çuval olayı intikam için küçücük bir parodiydi.

2.bölüm:

Acaba aranızda 80 darbesinde CIA'nin parmağı olmadığını ve bizim askerlerin otururken "yahu kenan niye darbe yapmıyoruz?" "sahi ya darbe yapalım di mi?" diye konuştuğunu düşünen var mı? nato'ya üye her devletin ordusunda hemen hemen bir darbe simülasyonu mutlaka yapılmış ve bunun planları yapılıp ne olur ne olmaz diye köşeye konmuştur. aksi taktirde sıçarım öyle pakta ben. çünkü nato'ya üye bir devletin sovyet blok'a meyleden bir partisi iktidara geldiği zaman köşede duracak bir B planı mutlaka olmalıdır. bu da 80 darbesini yeterince açıklıyor. keza postmodern çağda hükümet düşürme girişimleri de artık çocuk oyuncağı haline gelmiştir. ( Bknz. güller devrimi, turuncu devrim) Bu noktada AKP'nin tezkereyi geçirmemesiyle başlayan kazık süreci israil gerilimleri ile devam etmiş, komşu ülkelerle girişilen (özellikle iran) olumlu ilişkilerle (özellikle uranyum zenginleştirilmesine yönelik takas anlaşmasıyla ) bardak taşmıştır. TSK'nın ise zaten ezelden beri AKP tayfasına garezi vardı, bu sefer NATO vasıtasıyla oluşturulan darbe planları gündeme gelmeye başladı ama bu öyle basit bir iş değildi.

3.bölüm:

Umarım Jack London'un "demir ökçesini" okumuşsunuzdur. Orada bir ülkenin sosyalist muhalefetinin gizli bir maddeyle (milis yasası) nasıl etkisiz hale getirileceği de anlatılır. "Kara yüzler" denilen bir grup profesyonel provakatör ekip vardır ve bunların çıkarttığı karışıklık neticesinde o bölgenin isyancıları milis yasası gereği askere alınırlar ve bu sefer kendi yoldaşlarına ateş etmek zorunda bırakılırlar. Acaba "Kara yüzler" size de "gladio" ve ya "ergenekonu" çağrıştırıyor mu? Çünkü yakın geçmişimizde rahip santoro cinayeti, hrant dink cinayeti, zirve kitabevi baskını'nın insanları sokağa dökecek, karışıklık çıkartacak ve orduya "helva yapsana" dedirtecek cinsten provakasyonlar olduğu açıktır. Karışıklık neticesinde ex ABD işbirlikçisi bir hükümet gidecek yerine yeni bir ABD işbirlikçisi cunta gelecekti. Ergenekon davasına iktidarın bu kadar sahip çıkmasının tek sebebi iktidarını koruma güdüsüydü. Çünkü Hatırlarsınız ki zamanında Başbakanın danışmanlarından biri olan cüneyt zapsunun ABD'lilere "bu adamı süpürüp deliğe atmayın" şeklindeki dil dökmeleri AKP'nin zamanının dolduğunu ve Tayyib'in son çırpınışlarını yaptığını göstermektedir. Ergenekon davası da bu çırpınışlarda ortaya konan kozlardan biriydi.

4. bölüm:

AKP'nin ergenekon davasının üstüne bu kadar düşmesi ve askere karşı olan bu tutumu toplum tarafından bir hainlik gibi algılandı ve kamuoyu keskin bir kutuplaşmaya gitti. bu aslında CHP'nin başına kılıçdaroğlunu getirerek sol oyların bir çoğunu birleştirmek ve AKP'yi indirmek için bir altyapıydı. Baykal'ın iticiliğinin oyları CHP'den ittirdiği aşikardı. bu sebeple baykal gitmeliydi. tabi ki de tahmin ettiğiniz gibi sex kasedi basına pompalandı. Kasedi kimin ortaya çıkarttığı halen bilinmiyor. Fakat bilinen birşey var ki baykalın bu gayrimeşru ilişkisinin zaten partide herkes tarafından biliniyor olması. bu da demek oluyor ki eğer böyle birşeye girişilcek olsa 10 yıl önce de girişilirdi. demek ki yeri ve zamanı gelmişti. video çekildi, metacafe'ye konuldu ve CHP düşmeni radikal islamcı medya sazan gibi videonun üstüne atladı ve baykal akp'ye bir iki esti gürledi sonunda da paşa paşa istifa etti. bilmediği birşey vardı ki baykal'ın chp lideri olması akp'nin daha çok işine gelirdi. bu noktada da chp karşıtı sarıgül'e bok atılmaya başlandı ve olayın günah keçisi sarıgül ilan edildi.

5.bölüm- PERDE

Ergenekon davası devam ediyor. Fetullah gülen mavi marmara olayına gösterdiği saçma salak tepkisinden şunu anlıyoruz ki, israile sert gibi tepki gösteren akp ve tayyib hakkaten de süpürülüp deliğe atılacak. kılıçdaroğlu chp'nin başına geldi ve oyları en az akp'nin oy oranına geldi. belki de geçmiştir bilemiyorum. şimdi ise önümüze bir anayasa paketi konuyor iktidar tarafından.

eğer buna evet dersek saçma salak bir akp kadrosundan oluşan yönetimi kabul edeceğiz demektir. fakat aynı zamanda da abd'nin bu komplosunu kıracağızdır.

eğer buna hayır dersek bir sonraki seçimde kılıçdaroğlu gibi düzgün bir adamın iktidara geleceğini kabul etmiş olacağız.fakat aynı zamanda da abd'nin komplosunun bir parçası olacaz ve kılıçdaroğlunun sonu ecevit'den farklı olmayacak.

yukarı tükürsen sik aşşaa tükürsen taşak.

Ne mi yapmalı? tüm işçiler 200.000TL koysun ortaya birleştirilsin ve toprak satın alınsın. bu arazinin bir kısmına yeni şehirler kurulsun, tarlalar işensin, fabrikalar yapılsın. üretim gücü arttırılsın. sonra da yönetici diye seçtiğimiz adamlar bi süre sonra zıvanadan çıkıp sömürsün yine işçiyi.

yok lan yine olmadı.

valla yapacak bi sik yok.

o yüzden siyasetin de amınakoyiim, politikacıların da amınakoyiim.

kafa sikiyo.
ama kabul et si ay ey, çok sikten boktan bir komplo bu. biraz daha çalış öyle gel.